Ders:
Konu:
Oyun ve Kültür
Dağarcık geliştirme, bilgi birikimi yapmayı ifade eder. Oyun ile ilgili bilgi birikimi; her insan çocukluk çağında dolaylı veya doğrudan, bilerek veya bilmeyerek edinilmiştir. Oyun doğası gereği kendiliğinden öğrenilebilen ilgi çekici bir kavramdır. Oyun dağarcığı, oyun kültürünün bir ürünüdür.
Kültür, insan gruplarını “biz” kavramı etrafında birleştiren, ortak kurallar ve değerlere bağlı olarak ortak yaşanmış geçmişin anılarına dayanan, ortak bilgi ve algılayış biçiminin oluşturduğu normatif bir yapıdır [29].
Oyun kültürle var olan, kültürü oluşturan ve kültürü taşıyan çok yönlü bir terimdir. Hatta Huizinga’ya göre oyun insanlığın meydana getirdiği kültürel ögelerinde öncesine dayanır [30]. Oyun kültürden önce var olmuştur. And’a göre ise kültürlerin oluşmasında doğrudan etkiye sahiptir [31]. Oyun kültür ilişkisi çok yönlüdür. Geçmişten günümüze taşınan somut olmayan kültür mirası olarak oyunu ele alabileceğimiz gibi, kültürel ögelerin geçmişten günümüze taşınmasında da rol alan bir araç olarak kullanabiliriz. Oyunlar içerisinde yer aldığı toplumun hayat felsefesini taşır [32].
Dünyanın her yerinde doğan bebek aynı gelişim süreçlerine sahip olsa da çocukların oynadığı oyunlar yaşam koşullarına göre farklılaşmaktadır. Amerika’da ebeveynler çocuklarıyla keşif oyunları oynarken, Japonya ‘da daha çok sembolik oyunlar ilgi çekmektedir [33]. Ülkemizde ise farklı iklim koşullarına sahip bölgelerde bile farklı oyun algısı yer almaktadır.
Geçmiş yıllarda Türkiye’nin farklı bölgelerinde oynanan oyunlara bakıldığında hepsinin kapalı alanın dışında, hatta sokakta çocukların grup hâlinde oynadıkları oyunlar olduğu görülmüştür. Günümüzde ise oyunlar bireyselleşti ve açık havadan ziyade kapalı, aşırı korunmacı alanlarda oynandığı görülmektedir [34].
Oyunun üç kuşaktaki değişimini ele alan bir araştırmaya göre geçmiş iki kuşak ile günümüz çocuklarının oyunları, oyun arkadaşları ve oyun araçları çok büyük boyutta değişmiştir [35]. Küreselleşme ile bilginin çok hızlı yayıldığı için çocuklar kendi kültürel ögelerini içselleştirmeden, hatta öğrenmeden farklı kültürlere maruz kalmaktadır. Dünyanın farklı bir noktasında oynanan oyun ve oyuncaklar teknolojik araçlar ile ebeveyn kontrolü olsun olmasın çocukların ilgi alanına girmektedir. Bu da geçmişten izler taşıyan kültürel oyun ve oyunları tanımadan büyüyen ve ileride kendi kültür aktarımında rol alamayacak yetişkinler oluşmasına sebep olmaktadır. Günümüzde sanal alışkanlıklar kültürel aktarımı sekteye uğratmaktadır [32]. Yetişkin ile çocuk arasında bir iletişim yolu olan oyun, toplum ile geçmiş arasında kurulan en eğlenceli bağdır.
Faydalanılan Kaynaklar:
[29] Özyürek, A., Şahin, F. T., & Gündüz, Z. B. (2018). Nesilden Nesile Kültürel Aktarımda Oyun ve Oyuncakların Rolü. Ç.Ü.Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1-12.
[30] Huizinga, J. (1995). Homo Ludens. (M. A. Kılıçbay, Çev.) İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
[31] Poyraz, H. (2003). Okul Öncesi Dönemde Oyun ve Oyuncak. Ankara: Anı Yayıncılık.
[32] Sümbüllü, Y. Z., & Altınışık, M. E. (2016). Geleneksel Çocuk Oyunlarının Değerler Eğitimi Açısından Önemi. ETÜ Sosya Bilimler Enstitüsü Dergisi, 73-85.
[33] Aksoy, A. B., & Çiftçi, H. D. (2014). Erken Çocukluk Döneminde Oyun. Ankara: Pegem Akademi.
[34] Başal, H. A. (2007). Geçmiş yıllarda Türkiye'de Çocuklar Tarafından Oynanan Çocuk Oyunları. Eğitim Fakültesi Dergisi, 243-266.
[35] Tuğrul, B., Ertürk, H. G., Altınkaynak, Ş. Ö., & Güneş, G. (2014). Oyunun Üç Kuşakta Değişimi. The Journal of Academic Social Science Studies, 1-16.